İnsanın yeryüzündeki ilk varlığından günümüze, değişmez temel kaygılarından bir tanesi “geleceğin belirsizliği”dir.
Bu nedenle, yaşadığımız andan kopar, bu endişeyle kabuğumuza çekilir, hareketsizleşiriz.
Özellikle iki dünya savaşı sonrası, Samuel Beckett’in yazdığı Godot’yu Beklerken’de “gelecek” Godot’un varlığında düğümlenirken, “beklemek” insanın ontolojik olarak yer yüzündeki serüveninin o dönemdeki anlamına karşılık gelir.
Devamı